OBEZİTE HEM BEDENE HEM RUHA ZARARLI
Alışkanlıklar çocuklukta başlar; beslenme alışkanlığı da bunlardan biri… Kötü başlanılan bir yeme alışkanlığı yaşam boyu devam eder bu da çağın en önemli ve yaygın hastalıklardan obeziteye neden oluyor.
Çağımızın en büyük sorunlarından biri hareketsizlik ve kötü beslenme. Bu da obezitenin hızla yaygınlaşması anlamına geliyor. Bütün dünyada bir salgın halini alan bu sorunu engellemenin ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmenin yolu ise çocukluk çağında doğru beslenme alışkanlığı edinmek. Sağlıklı büyüme ve gelişmenin sağlanması isteniyorsa mutlaka bilinçli beslenme sisteminin uygulanması gerekiyor.
Yeterli ve dengeli beslenme vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan besin öğelerinin her birinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılması olarak tanımlanır. Çocuklar gereğinden çok yerse, besin öğelerini gereğinden çok alır. Çok alınan bu öğeler vücutta yağ olarak birikir ve şişmanlık oluşur. Çocuklarda yeterli ve dengeli beslenme ise şişmanlığın oluşmasını engeller.
Soya çekimin etkisi
Yapılan çeşitli araştırmalar şişman anne-babaların çocuklarının şişmanlık riskinin, zayıf anne-babaların çocuklarına oranla üç kez fazla olduğunu ortaya koyuyor. Karın doyurmak için beslenmek, var olan besin kaynaklarını bilinçli kullanmamak ya da pahalı ve enerji değeri fazla besinlerin sağlık için daha faydalı olduğunu düşünerek tüketmek şişmanlığın nedenleri arasında yer alıyor.
Beslenme alışkanlığını belirleyen önemli etkenlerden biri de televizyon. Yiyecek ve içeceklerle ilgili reklamların önemli bir bölümü şekerli ve besin değeri düşük olan besinler oluşturuyor. Doğru mesaj vermeyen reklamlarda tanıtılan bu yiyecek ve içecekler elbette dikkat çekiyor ve çocuklar kaçınılmaz olarak reklamda görülen bu ürünlere yöneliyor.
Fiziksel aktivite önemli
Şişmanlığın oluşumunda fiziksel aktivitenin az olması da önemli rol oynar. Oyun ve spor etkinliklerine katılmamak, evde televizyon seyrederek bilgisayar oyunları oynayarak zaman geçirmek çocuğu hareketsizliğe iter. Özellikle televizyon izlerken atıştırmalık olarak nitelendirilen şeker ve yağ içeriği yüksek besinlerin (kuruyemiş, cips, şeker, çikolata, meşrubat vb.) tüketimi artar. Buna ek olarak aile bireylerinin fiziksel aktivitelerinin sınırlı oluşu, otomobile bağlı bir yaşam tarzı, spor ve egzersize önem verilmemesi de çocuğu olumsuz etkiler. Böylece, hem yetersiz aktivite, hem de fazla enerji tüketimi, şişmanlığın kolayca gelişmesine veya var olan sorunun daha da artmasına neden olur.
Şişmanlık, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet gibi kalıtımsal hastalıkların çocuk yaşta ortaya çıkmasına neden olur. Şişmanlık sonucu kan yağları, kolesterol düzeyleri artar. Şişmanlık ne kadar erken başlarsa, hastalık riski de o oranda artış gösterir. Soluk alıp vermede güçlük çekmek, şişman çocuklarda sık görülen önemli solunum yolu rahatsızlıklarındandır. Dengesiz beslenme sonucu ortaya çıkan şişmanlık, gerekli besin öğelerinin tüketilmemesi nedeniyle bağışıklık sisteminin gelişimi ve etkinliğini de azaltır. Bu nedenle şişmanlık çeşitli hastalıkları hızlandırıcı bir faktör olarak da değerlendirilir. Yeterli ve dengeli beslenme planını oluşturabilmek için özellikle çocukların günlük alması gereken besin gruplarına gün içerisinde dengeli bir şekilde ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Bu besin grupları şu şekildedir:
Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller grubu: Büyüme ve gelişme, doku kazanımı için bu besinler oldukça önemlidir. İyi kalite protein kaynaklarıdır. B grubu vitaminleri, demir, çinko, A ve E vitaminlerinden zengindir.
Peynir, yoğurt, süt ve ürünleri grubu: Protein, A vitamini, B vitamini, kemikler ve dişlerin gelişimi için gerekli kalsiyum ve fosfor içerir. Ekmek, makarna, pirinç grubu: Bu grupta temel enerji kaynağı besinler yer alır. Bitkisel protein ve B grubu vitaminler bulunur.
Sebze ve meyve grubu: Bu grup besinler en çok C vitamininden zengindir. Yeşil yapraklı sebzeler ile sarı, turuncu meyveler A vitamini için iyi kaynak olup bol miktarda potasyum ve diğer mineralleri içerir. Yağlar ve şekerler temel besin grubu olarak değerlendirilmez. Yalnızca enerji kaynağıdır. Çocuğa örnek olacakları için ailenin beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarının doğru olması önemlidir. Yapılan araştırmalarda şişman çocukların rafine karbonhidrat ve yağ tüketiminin fazla, lifli besin tüketiminin düşük olduğu rapor edilmiştir.
Kahvaltıda çay yerine süt için
• Günlük enerji alması gereken ağırlığa göre hesaplanmalıdır.
• Düşük ve çok düşük enerjili diyetler kesinlikle uygulanmamalıdır. Büyümenin hızlı olduğu çocukluk ve ergenlik döneminde bu tür diyetler büyüme ve gelişmeyi engeller. Ayrıca düşük kalorili diyetler B gurubu vitaminler, kalsiyum, demir gibi besin öğelerinden yetersiz olduğundan önerilmez.
• Çocuğun yanlış beslenme alışkanlıkları düzeltilmelidir.
• Güne zihinsel ve fiziksel olarak güçlü başlamak ve verimliliği artırmak için yeterli ve dengeli kahvaltı yapmak şarttır. Gün içerisinde öğün atlanmamalı, öğün sayısı artırılmalı, her öğünde dört besin grubundan besinlerin olması sağlanmalıdır.
• Yemekle birlikte içilen çay ve asitli içecekler kan yapıcı öğelerin yararlılığını azalttığından kahvaltıda çay yerine süt içilmelidir. Çay çok istenirse açık ve limonlu içilmelidir.
• Sebze ve meyve tüketimi, tam taneli unlu besinlerin, kuru baklagillerin tüketimi artırılmalıdır.
• Yağ ve şeker içeriği fazla besinler çocuğa verilmemelidir.
• Su içme alışkanlığı kazanılmalıdır.
• Çocuklar sevdikleri besinleri tüketir (hamburger, patates kızartması, dondurma gibi). Ancak bu konuda en çok dikkat edilmesi gereken nokta, bu besinleri tüketirken diğer besinlerle denge kurulması ve aşırıya kaçılmamasıdır.
• Fiziksel aktivite artırılmalıdır.
• Dışarıdan yemek alma zorunluluğu olursa en başta temizlik ve sağlık kurallarına uygun yerler seçilmelidir.
• Fast-food tarzı yiyeceklerin çocuklar ve ergenlik çağındakiler arasında yaygın olduğu düşünülürse, bu tarz beslenme yerine, okullarda sağlıklı beslenmenin önemini vurgulayan seminerler verilmesi uygun olacaktır.
• Öğün aralarında en çok tüketilen ürünler olan şeker, cips, çikolata ve asitli içecekler yerine diş ve kemik sağlığını olumlu yönde etkileyen süt ve ürünleri tüketilmelidir.
YAZAR: Ahu Andaç